Geceleri daha rahat uyumak isteyenler için yatırım stresini yoketmenin 4 sihirli kuralı

Birçoğumuz yatırımlarımızın son durumunu her an kontrol etmeden kendimizi rahat hissedemeyiz. Bu yazıda, geceleri yatağa girdiğimizde yatırımlarımızdan endişe etmeden rahat uyku çekmenin yollarından bahsedeceğim. Buradaki 4 sihirli kurala uymak yatırımlarınızı sizin için ızdırap olmaktan çıkaracak.

Eminim, özellikle riskli yatırımlar yaptığımızda, birçoğumuzun kafası sürekli meşgul olur. Uyanık her anımızda yatırımlarımızın son durumunu kontrol etmekten kendimizi alamayız. Hatta yaptığımız yatırımlar geceleri bizi uykusuz bırakır.

Eğer yatırımlarınız sizi geceleri uykusuz bırakıyorsa okumaya devam edin, paranız size dert olmasın.

1- Karar verirken tozpembe senaryoyu çöpe at

Öncelikle, yatırım yapmaya en iyi senaryoya göre değil, olası kötü senaryoyu göz önünde bulundurarak karar verin. Yanılma olasılığınızı gözardı etmeyin.

Yatırım kararı almadan önce şu soruyu mutlaka kendinize sorun;
“Bu yatırımları yaptıktan sonra, beklentimin aksine gelişmeler olduğu zaman, bu yatırımlardan ne kadar kaybederim?”

Piyasalar altüst olduğunda, yani en kötü senaryoda, birikiminizde yaşayacağınız kayıp sizin RİSKinizdir. Yaygın kanının aksine, sizin bakmanız gereken risk ölçüsü, gün içindeki fiyat dalgalanmaları ya da bu dalgalanmaların sıklığı ve boyutu değildir.

Riskin ne olmadığını öğrendiğimize göre şimdi piyasa ekranlarını kapatın.

Hepimizin belirli bir risk alma kapasitesi vardır. Yatırımlarımızı yaparken en iyi senaryoyu düşündüğümüz zaman büyük ihtimalle yanlış bir karar alıyoruz demektir. Çünkü, en iyi senaryoya göre alınan yatırım kararları kapasitemizin üzerinde risk alma ihtimalimizi artırır. Dolayısıyla uğrayacağımız zarar da bu nispette artmış olur.

Örneğin hisse senedi, kripto para, altın, ETF ya da opsiyon almış olalım. Piyasalar düşüş ya da yükseliş yönünde çok hızlı hareket ettiğinde, her ne aldıysak bunun fiyatında dalgalanmalar çok sert olabilir.

Piyasalarda, aldığımız pozisyonun aksi yönünde çok sert hareketler olduğunda, birikimlerimizden kayıpların yüksek olmamasına dikkat etmeliyiz. Aslında risk kontrolü dediğimiz şey de budur.

Risk dediğimiz şey birikimlerimizden kalıcı bir şekilde kayıp ihtimalidir. Riski böyle tanımlayıp kararlarımızı bu ihtimali düşük tutacak şekilde aldığımızda aslında yaptığımız yatırım daha az sancılı olacaktır.

2- Ne yediğini bilmiyorsan ilk lokman tadımlık olsun

Eğer daha önce hiç yemediğimiz bir yemeği denemeye karar verdiysek önce tadımlık küçük bir lokma alırız. Beğenirsek ve keyif alırsak tabağımızı doldururuz.

Aynı şekilde ilk kez yatırım yapacağınız bir enstrümanın da portföy ağırlığını belirlerken o alanı ne kadar bildiğiniz çok önemli.

Ben ne yediğimi biliyorum diyorsanız da asla çiğnemekte zorlanacağımız büyüklükte bir lokma ağzınıza almayın.

Şunu demek istiyorum;

Yaptığınız herhangi bir yatırımın toplam portföyünüzdeki ağırlığı %15’i geçmesin. Eğer olası kötü senaryoda bu yatırımdan zarar etme ihtimaliniz yüksekse portföy ağırlığı en fazla %5 olsun.

Eğer siz yatırım yaptığınız alanı çok iyi biliyorsanız, yatırımınıza güveniyor ve getirisinin yüksek olacağına inanıyorsanız bu oran %15’e yakın olabilir.

Ama yatırım yaptığınız konu hakkında bilginiz yetersizse ve yaptığınız yatırımın getirisinden ne kadar emin değilseniz, portföy ağırlığını düşük tutmalısınız.

Hatta çok riskli bir alana yatırım yapıyorsanız, yani hiç bilmediğiniz bir konuysa, o zaman yüzde 5’i kesinlikle geçmesin.

Çünkü yatırım yaptığınız alanda fiyat sıfıra indiği zaman karşılaşacağınız zararın sizi üzmesine izin vermemelisiniz.

3- Kaliteyi ucuza alın

Kalitesiz bir ürünü çok ucuz fiyata almaktansa kaliteli bir ürünü ederi fiyatına almak her zaman daha karlıdır. Siz de kaliteyi ucuza alın.

Yatırım yapmaya karar verdiğiniz şirketin kaliteli olması gerektiğini söylememe gerek yok sanırım. Kalitesiz birşeyi düşük fiyattan dahi alsanız onun fiyatının çok daha düşük seviyelere gelme ihtimali her zamankinden daha yüksek olabilir.

Yatırım yapmak istediğiniz kaliteli bir varlığı ne kadar düşük fiyattan alırsanız kafanız o kadar rahat olur. Çünkü zarar etme ihtimaliniz de o kadar düşük olur.

Örneğin, bir metre yükseklikten bıraktığınız telefonunuz yere düşünce bir kaç çizik ve kırıkla hala çalışır durumda olabilir. Ama, on metre yükseklikten düşerse büyük ihtimalle o telefonu bir daha kullanamazsınız.

Dolayısıyla, yatırım yaptığınız varlığın fiyatı değerinden ne kadar düşük olursa fiyatın daha da düşme ihtimali daha az olacaktır.

4- Uzun vadeli perspektifiniz olsun

Diyelim ki; kötü senaryoda kaybedeceklerinizi akılda tutarak yatırım kararınızı aldınız. Portföy ağırlıklarını kayıp ihtimallerine göre ayarladınız. Cazip fiyatlardan kaliteli yatırımlar yaptınız. Yatırım yaptıktan sonra da günlük fiyat dalgalanmalarına aldırış etmediniz.

Bu sihirli kuralları uygulamak uzun vadeli bir perspektifiniz yoksa söylendiği kadar kolay değil kesinlikle. Siz de bunları uygulayıp çok daha emin bir şekilde birikimlerini artıran az sayıda başarılı yatırımcılar arasına girmek istiyorsanız, her şeyden önce uzun vadeli finansal planlamanızı hazırlamalısınız.

Finansal planlamanın ilk adımı ise kendinizi tanımanız, ne tür bir yatırımcı olduğunuzu öğrenmenizdir.

Bunun için hemen Yatırım Profili Anketini doldurun, ne tür bir yatırımcı olduğunuzu öğrenerek finansal planlamanızı hazırlamaya başlayın.

————————–

M. Emin Zümrüt, CFA, Emerald Value Partners şirketinin Kurucu Ortağı’dır. Kişi ve ailelere uzun vadeli finansal planlama yapmaları konusunda danışmanlık vermekte, akıllı yatırım kararları almaları konusunda onlara yardımcı olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yatırım Fikirlerimiz
Ayağınıza Gelsin

Finansal tavsiyelerimize ve çözüm önerilerimize erişmek ve disiplinli yatırım politikalarını takip ederek birikimlerini güvenle artırmayı başaranların arasına katılmak istiyorsanız yatırım bültenimize bugün kaydolun.